Filtresiz Zeytinyağı Nedir?

Filtresiz yağlar olarak kategorilindirler yağlar, sıkılma işlemleri sonrasında filtrelenmiş olan yağlarda olduğu gibi herhangi bir filtreleme işleminden geçmez ve bu sebeple de zeytinyağı içerisinde bulunan mikro partiküller yağdan ayrıştırılmazlar. Bu sebeple de filtrelenmiş ve filtresiz olan yağlar arasında başlıca kullanım ömrü ve görünüm gibi farklılıklar bulunur. Filtresiz yağlar çok daha bulanık görüntüde olurlar ve bununla birlikte kıvamları da çok daha yoğun olur. Diğer yağ çeşitlerindeyse yağın estetik açıdan hoş bir görüntüde olması ve kullanım ömrünün daha da uzun olması için birtakım filtreleme işlemleri uygulanmaktadır.

Filtreli ve Filtresiz Zeytinyağları Arasındaki Farklar Nelerdir?

Görünüm Farkları

Filtresiz zeytinyağı ile diğer tüm zeytinyağları arasındaki farkların en başında görünümleri gelmektedir. Filtresiz yağlarda yağ çok daha yoğun bir kıvama ve daha bulanık görüntüye sahiptir. Öte yandan da diğer yağ çeşitlerinde daha az bulanık ve çok daha şeffaf görüntü vardır. Bu temel farkın en net sebebi ise ekstraksiyon işlemleri sırasındaki filtreleme işlemidir. Küçük partiküller, filtreleme sayesinde yağdan çıkarırlar. Filtresiz yağlarda da böyle işlem gerçekleşmediği için kıvamı daha katı, daha yoğun olmaktadır.

Tat Farklılıkları

Esas olarak incelendiğinde zeytinyağının tadını, kullanılacak zeytinlerin kalitesi, çeşidi ve toplandığı zaman, yağın üretilme süreci belirlemektedir. Ancak filtrelenmemiş zeytinyağlarında ise kalan partiküller yağın daha ağır tadı olmasını sağlarlar. Filtresiz olan yağlar, yoğun kıvama sahip olmanın yanı sıra ayrıca hafif baharatlı ve güçlü de bir tada sahiptir.

Mutfakta Kullanım

Örnek verecek olursak kızartma yapılmak istendiğinde filtresiz yağlardan ziyade filtrelenmiş olan yağlar tercih edilir. Ancak filtresiz olan yağlar, sahip oldukları doğallıkları ve hafif baharatlı, yoğun tatları ile salatalar, kahvaltılar ve ara öğünler için taze olduğu takdirde güzel bir seçim olacaktır.

İdeal Tüketim Zamanı ve Oksidasyonu

İki yağ arasında en önemli farklardan birisi de oksidasyon aşamasıdır. Filtresiz yağlarda kalan mikro partiküller, zaman geçtikçe yağın dibine çöküyor ve bu da tabi oksidasyonun gerçekleşmesi için tetikleyici olmaktadır. Oksidasyon gerçekleşmesi de filtresiz yağın, diğer tüm yağlar gibi bir görünüm kazanmasına sebep olmaktadır.

Mikro partiküller ve parçacıklar, aynı zamanda, yağın asitliğinin ve yağda bulunan peroksit değerinin de yükselmesine neden olmaktadır. Bu meydana gelen dibe çökme, yağ kalitesinin azalmasına, antioksidan özelliklerinin kaybolmasına da neden olmaktadır. Bu duruma da engel olabilmek ve yağı taze tutabilmek adına, çökme işlemi gerçekleştiği süreçlerde de zaman zaman yağın bulunduğu kabı değiştirebilirsiniz. Kabı değiştirme aşamasında da yağın koyulacağı yeni kabın da güneş ışığından sakınılması ve yağın hava almasının önlenmesi gerekmektedir. Yani kabın mutlaka kapağı olmalıdır. Yine genel olarak yağın ömrünün uzayabilmesi için yağın hem serin hem de kuru ortamda muhafaza edilmesi gerekmektedir.

Tüm bu sebeplerle zeytinyağının bütün özelliklerini, doğallığını ve lezzetini koruyabilmesi için taze olarak tüketimi gerçekleşmelidir. Özellikle de filtresiz olan zeytinyağların en fazla 5-6 ay içerisinde tüketilmesi ve hatta mümkünse ilk üç ay tüketilmesi önerilmektedir. Çünkü sonraki aşamalarda çökme gerçekleşebilir ve oksidasyon meydana gelebilir. Bunun önüne geçmek adına da tek tavsiye tüketim olmaktadır.